5 Şubat 2019 Salı
Transferler Yeni, Fobi Eski
Takımın as savunma ikilisini kaybetmiş, elinde yer alan tek santraforunun takımda düşünülmediği, geçen sezon şampiyonlukta büyük pay sahibi olan kanat hücum oyuncusunu elinden çıkartmış Galatasaray, devre arası transfer döneminde yenilenme sürecinin ilk adımlarını attı diyebiliriz. Aslında bunun sinyallerini "hem ocak ayında, hem temmuz ayında bize müsaade edecekler" diyerek, 2-0 kaybedilen Lokomotif Moskova maçının ardından vermişti Fatih Terim. İşe ilk olarak çalışma anlayışına uygun olmadığı gerekçesiyle kadro dışı bıraktığı Serdar Aziz'in yerine Portekiz liginin son sıralarında yer alan Chaves'in 22 yaşındaki Brezilyalı stoperi Marcao'yu alarak başladı sarı-kırmızılılar. Medyada scout transferi olarak anılan Marcao sol ayaklı olması, geriden oyun kurabilmesi ve isabetli paslarıyla Fatih Terim'in istediği stoper tanımına uygun bir profil çiziyordu. Marcao-Ozan savunma ikilisi Galatasaraylı taraftarlar arasında yapılan ilk 11'lere yazılan ilk isimler oluyordu. Sezon sonuna kadar takımda kalacağı belirtilen genç Ozan'ın apar topar Stuttgart'a transfer olması sanırım hem taraftarların, hem de Fatih Hoca'nın hiç planlamadığı bir hamleydi. Elde kalan Maicon-Marcao ikilisinden birisinin sakatlanması ya da cezalı olması, Ozan kadar çok iyi izlenim bırakmayan genç Gökay'ın ve Donk'un stoperde yer alması demekti. Başında Demokles'in kılıcı gibi duran finansal fair-play anlaşması bulunan yönetim ilk etapta en iyi zamanını Fatih Terim'le yaşayan öz evlatlarından Semih Kaya'yı rotasyona kiralık olarak dahil ederek tabiri caizse nefes aldı. Taraftarlar arasında çok fazla heyecan uyandırmasa da, 2011-2012 sezonunda yaşanan şampiyonlukta çok büyük pay sahibiydi Semih. Savunmada yaşanan krizin büyük olmasına rağmen, yönetimin karşı karşıya kaldığı en büyük sorun Gomis'in satılmasıyla birlikte dillendirilen forvet transferinin bir türlü gerçekleştirilememesiydi. Alan, Pato, Tetteh ve daha bir çok ortaya atılan isimden hiç birinin gelmemesi sabırları yavaş yavaş taşırıyordu. Fatih Terim'in devre arası transfer sezonun ortasında yaptığı çıkış, yönetimi iyice köşeye sıkıştırmış transferin sona ermesine saatler kala Diagne ve Mitroglou peş peşe açıklanmıştı. İki forvet alana bir de stoper veriyoruz kampanyası varmışçasına akşam saatlerinde stoper Luyindama'nın da açıklanması yüzleri güldürüyordu. Böylece ocak ayında dönüşümün ilk aşamasını tamamlıyordu sarı-kırmızılılar. Sinan'ın forvet oynadığı iki maçta alınan altı puanın üstüne yapılan transferler şampiyonluk yarışında Galatasaray'ı tekrardan otoriteler tarafından favori haline getiriyordu. Tüm bu olumlu hava altında zorlu Alanya deplasmanına gitti takım. Beklenilenin aksine yeni transfer Mitroglou ilk 11'de, iki maçta iyi bir performans gösteren Sinan Gümüş kenardaydı. 4-1-4-1 şeklinde sahaya dizilen takımın kalesinde her zamanki gibi Muslera, sağ bekte Mariano, sol bekte Linnes, savunma ikilisinde ilk kez bir arada oynayacak Marcao ve Luyindama yer alıyordu. Savunma ve orta saha bağlantısı Fernando'dan sorulurken, Badou ve Belhanda Fernando'nun önündeki ikiliyi oluşturuyordu. Alışıldığı gibi Feghouli sağ kanatta, Onyekuru sol kanatta gol ve asist kovalamak için sahaya çıkarken, Yunan forvet Mitroglu ayağının tozuyla kendini sahada buluyordu. Son iki sezondur kendi evinde coşkulu, deplasmanlarda kısır bir oyun ortaya sarı-kırmızılılar yine çok iyi başlayamadı maça. Topa daha çok sahip olmalarına rağmen, pozisyon bulamamaları, orta sahada yapılan top kayıpları, Alanya'nın doğru isimlere doğru noktalarda baskı yapması ilk yarıda çok zorladı Galatasaray'ı. Alanya girdiği pozisyonları değerlendiremeyip belki de soyunma odasına cesareti kırılmış bir şekilde girecekken, Djalma Campos'un Muslera'yı önde görmesi ve saniyeler içinde topu ağlara göndermesi senaryoyu tersine çeviriyordu. Bu kez devre arasına şansının yardımıyla berabere girmek üzere olan Galatasaray, artık ikinci yarı üzerinde çok büyük bir baskıyla oynamak zorunda kalacaktı. Bu maçta oluşacak puan kaybı, Başakşehir'in kazanması halinde şampiyonluk şansını iyice düşürecekti. Belhanda'nın top kayıpları, Onyekuru'nun aldığı bütün topları ezmesi, Fernando'nun savunmanın içine çok fazla gömülmesiyle hücumda hiç bir etkinlik gösteremeyen takımda yeni transfer Mitroglou'nun da hiç sorumluluk almaması pozisyon kısırlığının başlıca nedenleriydi. İkinci yarıda gelen erken golün biraz daha takıma olumlu yansıyacağını düşünürken Alanya buna hiç imkan vermeden yine oyunun kontrolünü elinde tutan taraf oldu. Ciddi bir gol pozisyonu bulamadan maç tamamlanırken, sene boyunca yaşanan senaryonun bir benzerini tekrardan izledi sarı-kırmızılı taraftarlar. Evde oynanan oyunla deplasmanda oynanan oyun arasında bu kadar farkın olması ve bunun iki senedir çözülememiş olması büyük bir problem olarak duruyor Fatih Terim'in önünde. Sene sonunda değişimin ikinci parçası da tamamlandığında bu durum değişir mi hep beraber göreceğiz ama bu sezon şampiyonluk şansı her deplasmanda yavaş yavaş erimekte.
Etiketler:
alanya,
deplasman,
fobi,
galatasaray,
lig,
şampiyonluk,
transfer
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)